Felsefenin
mucidi Sokrates’in öğrencisi Platon’u ilk sıralara koymasak olmazdı. Çünkü çok
temel ve hemen hemen herkes tarafından kabul görmüş bir aşk görüşü var. “Platonik
aşk” Bu kullanım günümüze kadar gelmiş olsa da bir takım anlam kayıpları
olmadığını iddia etmek yanlış olur.
“Bu görüşü iki kelime ile
özetleme mümkün: Karşılıksız sevmek”
İdeal devlet düzenini öne atmış Sokrates’in öğrencisi de
ideal aşkı koşulsuz ve şartsız sevmek olarak tanımlar. 21. yüzyılda bu tabir
“sevgisine karşılık görmemesine rağmen seven” olarak kullanılmasına rağmen
Platonik aşk görüşü bundan daha da geniştir. Elbette kendisinin sevilmesini
beklemeden de sevmek Platonik aşk örneğidir fakat bu geniş bir kümenin alt
kümesidir. Platonik aşıklık da hiç bir karşılık beklememek esastır. Bu olumlu
ya da olumsuz yönde olabilir. Platonik aşık olan biri sevgisine geri dönüş
almış olsa bile ilişkilerinin devamında karşılık beklememe tavrını sürdürmeye
devam etmelidir. Örnek vermem gerekirse Şirin Ferhat’tan dağları delmesini
isteyemez zaten Ferhat içindeki sevgiyle bunu yapacaktır. Daha az edebi bir
örnek vermek gerekirse de ilişkilerinin başlangıcı adına da olsa (kadın ya da
erkek fark etmeksizin) biri diğerinden dini inancını değiştirmek istememelidir.
Uzun lafın kısası ilişki başlamadan, başında ya da sürecince taviz
verilemeyecek fedakarlıklar yapılmasını istemeye ihtiyaç duymamak Platonik
sevginin tam olarak anlamıdır. İşte bu yüzden Platon’a göre bu ideal sevgidir.
Hali hazırda ortamda gerçek sevgi/aşk varsa bu tip durumlara sokulmaz. Peki ya
taviz verilemeyecek fedakarlıklar nelerdir ve bunların değiştirilmesi ahlaki
anlamda bizleri zora sokar mı?
Yukarıdaki
paragrafta vermiş olduğum bir ilişkinin başlaması adına dini inanç değiştirmek
taviz verilemeyecek fedakarlıkların başını çekiyor. Eh buradan türetmek mümkün
çünkü “taviz verilemeyecek fedakarlıklar” aslında felsefenin ilgilendiği
alanları ilgilendiriyor. Bilgi, varlık, sanat, siyaset ve din konularındaki
düşüncelerinizin, fikirlerinizin ya da doğru bulduğunuz satır aralıklarının
değiştirmesi veya empoze edilerek zorla kabul ettirmesi Platonik aşka uygun
düşmez. Maddenin var olduğunu ve yok olduğunu düşünen iki kişi birbirlerine
aşık olabilir fakat biri diğeri için “Ontolojik fikirleri değişse de onunla
birlikte mutlu bir birliktelik kursam” diye düşünmemelidir.
-Veli. Senin sevgine karşılık vermemin tek bir yolu var o da
“Ortak estetik yargılar yok.” demek.
-Ayşegül. Ben “Ortak estetik yargılar yok.” derim pekala
fakat sen de “Tanrı hem içkindir hem dışkındır.” diyeceksin.
İşte bu diyalog Platonik aşka kelimenin tam anlamıyla ters
düşmektedir. Bu hikayedeki Veli ve Ayşegül mutlu birliktelik yaşamak adına
birbirlerinin fikirlerini kabul ettirmeye uğraşıyorlar fakat bu illüzyondan öte
değildir. İdeal sevgi/aşk bir bireyin olumsuzluklarına takılmanızı engeller.
Platon’a göre muhtemelen bu ilişki bir yerden sonra tıkanacak ve kaçınılmaz son
ayrılıkla bitecek. Çiftler birbirlerinin vaktini çalmış olacak. Yukarıdaki
diyalog ya da ona benzer bir şeyler yaşamadığınızı, duymadığınızı tahmin
ediyorum. Karşılıksız sevmek eylemi çokça kişi tarafından ideal aşk olarak
görünse de üzücü olan bunun sadece lafta kalması. Belki siz de sık sık Platonik
aşka ters düşünüyorsunuzdur. Olamaz mı?
-Bülent sana vararım fakat üzerime ev arsa yap.
-Fatma iyi hoş kızsın da biraz kilo mu versen?
-Ahmet ben adonisli erkekleri çok çekici buluyorum o yüzden
bir an önce spor salonuna yazıl.
-Abi tabi ki de komünist olmayacak, benim öyle biriyle
olabileceğimi aklın alıyor mu?
Alıyor güzel kardeşim, alıyor. Eğer ideal sevgiye sahip
olmuş olsaydın senin de aklın alırdı. Bu şekilde yazınca hiç masum durmadılar
değil mi? Platonik aşkı sadece sevgisine karşılık görmeyen birinin sevmesi
olarak değil, taviz verilemez fedakarlıktan arınmış bir ilişki olduğunu
gördüğünüz zaman Platon’a daha çok hak veriyorsunuz ve “Cidden gerçek sevgi
budur.” demeye başlıyorsunuz fakat dünya toz pembe değil. Platonik ilişkilerin
sık sık tutarsızlıklarla boğuştuğunu belli ettik zaten. İşlerin etik kısmında
neler oluyor?
Platonik
aşkı Sokrates/Platon ikilisinin ahlak anlayışından inceleyecek olursak
alacağımız cevap oldukça kısa olacaktır. Çünkü onlara göre bir insan ne kadar
bilgeyse o kadar erdemlidir. “Taviz verilecek fedakarlıkların bu tip konulara
engel çıkarmaması gerektiği” bilgisini bilen biri doğru bir eylem yapmış
bulunmaktadır. İyi de işler gerçekten bu denli kestirip atılacak kadar basit ya
da kesin mi?
Sevgi, aşk, ilişkiyi şartlarla boğup durmak ardından kendisini sevgisizlikle tehdit etmek kelimenin tam anlamıyla değersizliktir. Eğer ilişki yoluna girilmişse “Kullanım koşullarını okudum ve kabul ediyorum” demiş bulunuyorsunuz. Bunların zorlanmasını bir kenara bırakın teklif edilmesi bile yeterince yanlış bir eylemdir. Çünkü siz zaten birini sevmiş bulunuyorsanız onu değiştirmek üzerine faaliyetlerde bulunmazsınız, bulunmamalısınız. Nitekim sahip olduğunuz sevgi ideal değildir ve tarihin tozlu sayfalarında gömülmeye müstahaktır. Fakat bu tehditlere ya da ısrarlara maruz kalan birinin partnerine kulak vermesi doğru mu, yanlış mı? Sevgilerinin zarar görmemesi için kısa süreli bir kahramanlık yapmış bulundu, fedakarlıkların büyüğünü sergiledi. Bunu onu erdemsiz biri kılmasa da yapılması doğru değil. Hatta değerinin bir miktar düşmesine neden olabilir. Çünkü biri biriyse biridir. Ne demek bu? Hali hazırda kendinizden taviz vermenize gerek dahi yok. Bu flört döneminde karşıyı etkilemek için kendinden farklı biriymiş gibi tanıtmaya benzer. YANLIŞ ANLAŞILMASIN: Ne ben ne de Platon kendini eşinin fikirlerine karşı sert kilitler kilitlesin demiyoruz. Her daim tezinize, anti-tez gerekli ki sentez yapabilin. Burada doğru olmayan eylem zorunda kılmak üzerine kurulu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder