17 Haziran 2018 Pazar

Sizi Çok Özledim

Vallahi lan. Geri dönüş konusunda yıldızımız pek barışmasa da istatistiklerimiz cidden çok iyiydi. İnternet içeriklerinin istatistiklerinin yükselmesinin, en azından sabit kalmasının en önemli etmeni süreklilik; bunu inkar edemeyiz. Fakat cidden müsait olamıyordum be. Neler oldu, neler bitti, şimdi ne yapıyorum/ne yapacağım sizlere ondan bahsetmek istiyorum.

Öncelikle yazmayı çok sevdiğimi biliyorsunuzdur, en azından tahmin ediyorsunuzdur. Yazı yazmaya olan susuzluğumu Wannart'ın yan ayağı olan Wannagate'te ziyadesiyle dindiriyorum. Dürüst olmak gerekirse kafamdaki "Ne yazsam acaba?" düşüncesini tam performans olarak buraya değil, oraya aktarıyorum çünkü haftada minimum iki tane olmak üzere içerik çıkarmam gerekli. Ayrıca burada yazdığım metinlerin ön araştırmalarının vakit sürelerini de aynı şekilde Wannart için kaydırmak zorunda kaldım. Blog'ta uzun süre boyunca bir şey karalayamamamın büyükçe bir sebebi budur anlayacağınız.

Bana destek olmak için yazılarımı okumak istiyorsanız buraya, Wannagate ekibinin bütün yazılarını incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

İkincil mesele tabi ki okul/eğitim mücadelesi. Çok şükür, ilk seneyi devirdik ve yazın tatiline başladık. Fakat öğrenme konusunda sonsuz açlık duyan biri bu yaz boş durmak istemiyorum. Söylemekten de gocunmam etmem; dil kursları o kadar pahalı ki devletin (büyük ihtimalle İSMEK'in) kurslarından birine gitmek, Adobe eğitimi almak ve enstrüman çalmak çok istiyorum. Hele ki bir çalgı çalmayı öğrenmeden ölürsem çok üzüleceğim.

Peki bundan önce neler vardı, şimdi neler var, sonra neler olacak meselesine gelecek olursak; "İtiraflarım ve Hayallerim - 1" yazımdan sonra ikincisini yazacağımı söylemiştim. Şubat'ın 23'ünden beri o yazı hazır ve yapılması gereken tek şey yayınla tuşuna basmak. Fakat okuduğumda o kadar depresif, o kadar benim içimden, o kadar benden geliyor ki yayınlamak istediğimden/yayınlamam gerekip gerekmediğinden emin olamıyorum. Bana özel olmalıymış gibi geliyor, gerçekten hislerim öyle olmasına rağmen sizlerin "ilgi orospusu" yakışması yapmasından korkuyorum. O sebepten, o böyle kaldı.

Ben toplu taşıma, otobüs ve metrolar konusunda ciddi anlamda bilgi ve bol bol anı sahibiyim. Bu sebepten ötürü bunları bir yerde toparladığım bir yazı yazıyor ve hazırlıyordum ki ismi de çok güzeldi; "Eyvah, Akbil'imi Evde Unuttum!" Bu yazıda toplu taşıma ücretlendirmesinin tarihçesi, hat numaralarının incelenmesi, üniversitelere giden raylı sistem ve toplu taşımanın matematiği gibi 14 maddelik içerikler bulunacaktı. Bunu hâlâ yapmak istiyorum fakat İETT'ye ulaşmaya çalışmalarım acayip yavaş ve sekteye uğraya uğraya gerçekleşiyor. Beyaz masa beni İETT'ye, İETT beni belediyeye paslaya paslaya bir hal oldular resmen.

Yeni yazı dizisi için kolları sıvamıştım; Beman yani (Be)ş (Ma)ddede (N)eden adını vermiş olduğum üç yazılık yazı dizisinde konularım teolojik ve din üzerineydi. Bu yazıları hazırlamak istememin nedeni o dönemde aşırı keyifsiz haberler alışımla ruhumu biraz doyurmaktı. Hem beklediğimden çok çok fazla kolay atlatmamın sayesinde hem de -birbirimizi kandırmayalım- sizlerin din temelli yazıları okumayı sevmediğinizi bildiğimden rafa kaldırdım. Asla geri gelmeyecek demek istemem ama çok çok büyük ihtimalle gelmeyecek. Belki başka konularda Beman yazabilirim ama şunu biliniz ki din temelli bir Beman gelmişse hayatımda bir şeyler acayip kötü gidiyordur.

YouTube'u unuttum mu, unutmam. 7 Temmuz için özel bir video hazırlamayı çok istedim ve neredeyse altı ay öncesinden hazırlanmaya başladım. Ardından 7 Temmuz tarihi benim için deyim yerindeyse içi boş oldu, hiç bir anlam teşkil etmemeye başladı. O yüzden yalan oldu fakat yine de yapmak istediğim iki video fikri var. İçlerinden birinin asla izlenmeyeceğini biliyorum, en fazla 100-200 ama sırf ben istediğim için yapacağım. Diğeri ise hem fikri, hem içerdiği mesaj bakımından çok değerli olduğunu düşündüğüm bir video olacağından kitlelere ulaşma ihtimalinin var olduğunu tahmin ediyorum. Bir aydan biraz daha uzun bir süre sonra yayında olacak. Her iki video da uzunca bir montaj süreci, ses kaydı hassasiyeti ve ön araştırma gerektirecek fakat seyir keyfi bakımından kafamdakini ekrana yansıtabilirsem tam puan bir iş olacak.

(Yazıdan sonra gelen süpriz not. Bahsettiğim videolardan ikincisi yani bir aydan daha uzun bir süre sonra yayında olacak diye belirttiğim videonu iptal etmedim, erteledim. Aklımdaki yayın tarihi ile videonuın içerisindeki çalışma -ufak bir yanlış bilgim nedeniyle- uyumsuz olduğunu gördüm.)

Aşk Metafiziği Varsa Felsefesi de Vardır içimde her zaman bir ukte kalan projelerimden biri olacak. Kesinlikle onu var etmeyi hatta ardından da bir ikinci kitapla sağlamlaştırmayı çok ama çok istediğimi bilmenizi isterim. "14 Şubat Özel: Sevgililik veya Flört Caiz Midir, Haram Mıdır?" yazımda da belirttim aynen yazdıklarımı kopyalayacağım;

"...Aşk Metafiziği varsa Felsefesi de Vardır diye bir eserle uğraştığımı biliyorsunuzdur. Hem kitaplaştırma aşamasındaki benim çizmemi aşan bütçeler, hem değindiğim konu itibariyle de arz talebin az olacak olması, hem de tarihin başından beridir hakkında yazılıp çizilen aşk hakkında henüz kendini kanıtlamamış biri olarak atıp tutmak istemediğimden iptal ettim..."

Güzelleme yapmayı bir kenara bırakacak olursak kendisine aşık olunmayan/olunmayacak birinin -üstelik bunun farkında olan birinin- aşk gibi ultra iddialı bir konuda atıp tutması konusunda insanların "Senin neyin var da diyon?!" gibi sevimsiz bir sorusuna cevap veremediğimden ötürü Aşk Metafiziği Varsa Felsefesi de Vardır rafa kalkık durumda.

Yoğun tempomdan ötürü vakit ayıramadığım dostlarım kusuruma bakmasın.

Size güzel haberler vermek için didindim, Ağustos sonu-Eylül başları gibi burada olun ve kutlamalarda bize katılın.

İtiraflarım ve Hayallerim - 1'de de söylediğim gibi; "Sizi sevmemek elde değil canlarım benim, öpüyorum hepinizi. Nazi sempatizanı ve çomar olanınız varsa onlar hariç. :v"