7 Kasım 2017 Salı

"Eğitim Bölgesiz ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi" Üzerine Eleştiriler

Nasılsınız canlarımın içi? Çok samimi bir giriş oldu değil mi? Şu sıralar başka bir konu üzerine kendimce detaylı bir yazı hazırlıyorum fakat onun çıkması uzun süreceğinden ötürü öncelikle sizleri yazısız bırakmamak adına bunu aradan çıkarmak istedim. Ayrıca konu oldukça taze!

Blog'un açıklama kısmında da yazdığım gibi aydın değilim, peygamber değilim bu konu içinde bir eğitimci değilim fakat hem öğrenci olmanın verdiği birtakım sistematik bilgiler hem de hayatım boyunca kendilerini sıkça defa anabileceğim kaliteli eğitimcilerle birlikte olduğum için bu konuda da elbette eleştirilerimi esirgemeyecektim.

Öncelikle yeni sistemin ne olduğunu sindirmemiz gerekli ardından detaylara inerek aklımızdaki soru işaretlerini sileceğiz. Bu tip şeylerde genellikle "adından da anlaşılacağı gibi" tabirini çok sık kullanırım, kullanmasına da adından bir halt anlamıyorsunuz. O yüzden sizlerle başlık başlık incelemeyi uygun gördük. Sıralama Milli Eğitim Bakanlığı'nın twit'lerinin sıralamasıyla aynıdır.

"Bakan Yılmaz: TEOG yerine daha kolay, daha anlaşılır ve çocuklarımızı sınav stresinden uzak tutacak bir sistem getiriyoruz."

Neden? Evet, sınav stresi denilen şey acayip kötü ve resmen ömür törpüsü ama bir sınav ne kadar zor olursa o kadar seçici olur bunu hepimiz biliyoruz. Bunun en iyi örneği 2016 ve 2017 senelerinin YGS'leri değil midir? "Zor sınav" demek yer çekimi ivmesini 10 yerine 9.97 almak ya da oksijenin ağırlığını 16 yerine 15.998 almak olmamalıdır. Kişiyi okuduğunda farklı düşünmeye itecek bir nevi pratik zekanın ürünü olan soruların varlığı bir sınavı olduğundan çok daha değerli kılacaktır. Sınavlar kolaylaştıkça çalışmayan öğrencide yüksek yapacağından ötürü çalışan kesim haklarını hiç bir zaman tam verimle alamayacaklar. Eğer ki derseniz "bir sınavın kolaylığına ve zorluğuna göre okulların arz talepleri değişiyor ki zaten bu o kadar da büyük bir dert değil." şu gerçekliğe toslayacaksınız "yığılma". Belli başlı öğrenciler, belli başlı puan aralığında yığıldıklarından ötürü sıralama yapılmasını neredeyse imkansız hale gelecek ve tercih edilen okula kimin gireceği tamamen meçhul!

"Öğrenci, adresine en yakın okula yerleştirilecek. Başvuruda öğrencinin karşısına 5 okul çıkacak. Öğrenci tercih yapacak. Esas gayemiz sınavsız liselere geçişi sağlamaktır. Akademik seviyesi farklı öğrencileri aynı sınıfta tutarak genel başarıyı artıracağız."

AGHJKSDJKAHSGFKJHAGSFJKHGASFHJAGSDJKH. Kusura bakmayın ama ben buna okkalı bir kahkaha atarım sadece. Okul tercih edebilme kıstası sadece "en yakın olan okul" olması muhteşem komik bir şey değilmiş gibi bir de akademik seviyesi farklı öğrencileri aynı sınıfta tutarak genel başarıyı artıracaklarına inanmaları içler acısı. Öncelikle "en yakın okul" meselesinden başlayalım. "Evinin yakınında fen lisesi olan yaşadı" yorumunu yapmadan sakin olun lütfen işler aslında tahmin ettiğiniz gibi değil. İşler böyle olsa bile ben Gaziosmanpaşa'da yaşamama rağmen Beşiktaş'daki lisede okumak istiyorum bunun önü neden kesiliyor? Ya da şehirler arası düşünelim mesela Ankara'da yaşan biri İzmir'deki bir okulda okumayı pekala isteyebilir. Bu özgürlüğü ve istediğin okula girebilme hakkını elinden tamamen alıyor öğrencilerin. Ayrıca da Türkiye gibi bir ülkede sınavsız lise ya da üniversiteye giriş ütopyadan başka hiç bir şey değildir.

Akademik seviyeleri farklı öğrencilerin aynı yerde toplanmasından nasıl genel başarı artışını gözleriz merak ediyorum doğrusu. Açık konuşacağım bazı öğrencilerin terimleri, kavramları veya işlemleri algılamaları için fazladan çaba ya da özel yöntemler isterken bazılarının bu tip şeylere ihtiyaç duymadan sadece hız kazanması adına soru çözmesi gerekiyor. İki farklı öğrenci profilini içeren sınıfta hocanın kime göre ders işleyeceği tamamen meçhul. İlk bahsettiğim profile göre ders anlatması durumunda ikinci grup adına verimli bir çalışma gerçekleşmeyecektir. İkinci bahsettiğim profile göre bir anlatım geçiren hocanın sınıfındaki ilk grup da çözümleri tam anlamadığı için sıkılacak ve dersin takibini bırakacaktır. Her iki senaryoda da ne gerçekleşeceği apaçık ortada; BAŞARISIZLIK.

"Sınav yapacak nitelikli okulları mayıs ayında açıklayacağız. Sınava girmek isteğe bağlı olacak. Nitelikli okulları hedefleyenler merkezi sınava girecek. Diğer öğrenciler evlerine yakın 5 okuldan birini tercih edecek. Mevcut TEOG'da mutlaka sınava girmek zorundaydınız. Sınav mecburiyeti ortadan kalktı."

Sistemin asıl niyeti burada ortaya çıkıyor işte. Aslında işler hiç de düşündüğümüz gibi değilmiş. Fen liseleri, yüksek sosyal liseler, proje okulları ve bir nevi markalaşmış Anadolu liseleri "nitelikli okul" adıyla sınava tabii tutulan yerler olacaklar. "Türkiye'de sınavsız giriş ütopyadır." fikrimi doğrular nitelikte sanki. Buradaki rezelliklik "nitelikli okul" kıstası elbette. Bakanlık bile güzel okul, çirkin okul ayrımını kesin çizgilerle kabul ediyor. Bunun bakanlık tarafından ayrıştırılmasının doğruluğu veya yanlışlığı tartışılır. Benim burada değinmek istediğim konu "niteliksiz okullara" sınavsız girebilmek bence pozitif bir adım. Adam zaten hali hazırda 220'li puanlardaki bir lise için sınavla uğraşmasın, onun derdine düşmesin abi, gerek yok bence de. Sanırım sistemdeki tek klass haraket bu olabilir.

"Örnek sorularımızı yayınlayacağız. Sorular 6, 7 ve 8. sınıftaki müfredattan olacak."

Bu bana OKS sistemini hatırlattı. Bilmem bilir misiniz ya da hatırlar mısınız SBS'den önceki OKS'de ortaöğretimin son sınıfında yani 8. sınıfta gerçekleşmesine rağmen bütün ortaöğretim müfredatından soran bir sistemdi. Bu SBS'yle her sene bir sınav olacak şekilde güncellendi. SBS'nin arından gelen TEOG'la işler 8. sınıfa indirgenmişti. Açıkçası bunun iyi mi kötü mü bir karar olduğunun tahlilini yapamıyor ve yorumu siz okurlarıma bırakıyorum.

Umarım yazımı sıkılmadan tek çırpıda okuyabilmişsinizdir. Yazılarımızın nice nice artması ve sizlerin de okuması dileğiyle. Okuduğunuz için teşekkürler. İmla ya da kaynak hatası varsa bildirmeyi lütfen ihmal etmeyin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder