24 Aralık 2017 Pazar

25 Aralık Özel: Müslüman Biri Yılbaşı veya Noel Kutlayabilir Mi?

"Yazının en sonunda Uzun Lafın Kısası adını verdiğim iki cümlelik ultra kısa bir özet var. Detay ve temellendirme okumak istemiyor fakat benim fikrimi öğrenmek istiyorsanız orayı okuyabilirsiniz."

Bu yazıyı yazmaktan çok büyük keyif alacağım. Ayrıca ister istemez de bir takım şeylerin rengini vereceğim gibi geliyor fakat bu şimdilik umurumda değil çünkü konu beni her daim irite eden ve "Ciddi misin cahil? Lütfen, öl." dememe sebep olmuştur. Müslüman birinin Yılbaşı veya Noel kutlaması caiz mi, dinen bir sorun var mı?

Bu soruların ve cevaplarının da benim için ayrıca bir önemi var çünkü din sorgusunun ardından din felsefesinden başlayarak diğer felsefi düşünceleri öğrenmeye başlamamın yıl dönümüdür. Nankörlük etmeyeceğim ben bu aptal karmaşa yüzünden Kuran-ı Kerim, Eski ve Yeni Ahit okudum. Bunun fitili ateşlenmeseydi belki asla bu değerli kutsal metinleri okumayacak kör kütük göçüp gidecektim. Tanrı'yı arayışım ilk aşamada korkutucuydu, O'nu kaybetmekten korkuyordum. Hakiki gerçeklik; elbette beni yine sevgili Tanrı'mın kollarında bulmamla sonuçlandı.

Eğer Twitter hesabımı takip eden biriyseniz "Bir kişi aslında hem Müslüman hem de Hristiyan olabilir!" düşüncemi görmüş, okumuş olabilirsiniz. Görmediyseniz de hemen küçük bir özet geçeyim; Müslüman kelime anlamı gereği "Tanrı'ya teslim olmuş", Hristiyan da "İsa takipçisi" olduğu için bunların insanları ötekileştirmek için uydurmuş olduğu sıfatlar olduğunu dile getirmiştim. Şimdiki yazımda bu toplara hiç girmeden Müslüman ve Hristiyan kelimelerinin günümüzdeki anlamlarıyla, kaçamak cevap vermeden, elbette kutsal metinlerin ışığında soru işaretlerini sileceğiz. En kolay olmasına rağmen utanç verici olanla başlıyoruz; yılbaşı.

Yılbaşı Kutlamak Caiz Midir?

Gerçekten "Yılbaşı kutlamak günahtır." diyen ilk cahil kimse kendisi tebrik etmek gerekli. Millattan önceki insanlık dahi bu denli aptal bir soruyla uğraşmazken 2017'de bu tip şeylerin tartışma konusu bile olması acayip komik. Yılbaşı kutlama eyleminin kötü olduğunu iddia etmenin yanı sıra bunun direk Allah'ın yasakladığını iddia ederek İslamiyet'e sözde hükümler giydirenlerin cennette yerleri hazırken ben, bir sonraki 365 günüm bir diğerine nazaran daha iyi geçsin diye temennilerde bulunmam sebebiyle cehennemliğim öyle mi? Buradan hoca efendilerinize meydan okuyorum, eğer sizin Allah'ınız öyleyse yanmaya hazırım! Benim sevgi dolu Tanrı profilimde bu tip acımasızlıklara yer yok.


  • Yılbaşı kutlamanın caiz olmadığına dair gelen ilk argüman genellikle "Yılbaşı = Noel" argümanı olur ki sizinde anladığınız gibi tamamen aptalcadır. Yılbaşı adından da anlaşıldığı gibi Dünya'nın Güneş etrafında bir tam tur atmaya başladığı gün anlamına gelirken, Noel İsa Mesih'in doğduğu gündür. Bu yanılgıya düşmelerindeki en büyük sebep kullanılan takvim olsa da bu cahilliği meşrulaştırmaz. Hiç düşündünüz mü bir yıl neden 365 gün, ya da bir gün neden 24 saat? Hayır doğru cevap "Dünya Güneş'in etrafında 365 gün sonunda bir tur attığı için." değil. Doğru cevap zaman kavramları için seçtiğimiz sayıların bol tam bölenlerine sahip olması.


Kafanız karıştı ise şöyle toparlayayım. Bir gün 24 saattir çünkü 24 aynı anda 2'ye, 3'e, 4'e 6'ya ve 12'ye bölünebiliyor. Bu da bizim bir günümüzü daha fazla parçalama imkanı sunuyor. Günün yarısı, çeyreği ve altıda biri gibi parçalara sahip olması ona daha fazla hükmetme imkanımızı arttırdığı gibi detaylandırma, özelleştirme gibi türlü türlü seçeneklere de sahip oluyoruz!

Şu an Türkiye gibi Dünya'nın bir çok yerinde kabul görmüş olan Miladi takvim veya Gregoryen takvim, Katolik Papa XIII. Gregory tarafından yaptırılmıştır. Miladi takvimlerden önce kullanılan Jülyen takvimi artık yıl hesabındaki bir hatadan ötürü 128 yılda 1 günlük kaymaya sebep oluyordu. Hatta şaşırırsınız belki o takvimle birlikte yılbaşı 25 Mart idi. Bu her iki takviminde ortak yönü kendisine referans olarak Güneş'in hareketlerini almasının yanı sıra bildiğimiz tipik ay sıralamasına sahip olmasıdır. Jülyen takvimindeki kayma Gregoryen takvimle giderilmiştir fakat zamanı daha rahat incelemek adına zamanı ikiye böleceği sıfır noktasını bulmak ayrıca bir dertti. Millattan önce, milattan sonra diye adlandırdğımız zaman dilimleri İsa'nın doğduğu gün temellendirilerek seçilmiştir. Milat sözcüğü doğum anlamına gelen ARAPÇA kökenli bir sözcüktür. (Teşekkürler Vikipedi :D)

Hicri takvim kendisine milat olarak -daha doğru tabir etmek gerekirse- zamanı ikiye böldüğü referans noktasını Muhammed'in Mekke'ten Medine'ye olan göçünü yani hicreti alır. Fakat bu takvimin yaptığı çok büyük bir hata vardır ki o da kendisini Ay'ın Dünya'daki hareketlerini temellendirerek oluşturmasıdır. Bu sebeple Hicri takvim, Miladi üzerinde sürekli kayma yaşar ve herhangi bir sabitesi yoktur. Her yılın başının farklı olduğu bir zaman dilimi düşünün. Evet, hicri böyle bir takvim.

Yazının Noel kısmında da değineceğimiz gibi Yeni Ahit'in hiç bir yerinde İsa'nın doğum tarihi ile ilgili kesin bilgiler verilmez. Hep tahminler ve düşünceler üzerinden veya bir kaç matematiksel hesaplamadan yararlanarak saptanmaya çalışılır. İsa'nın doğumu yıl olarak MÖ 6-2 olduğu saptanmaktadır. Yani 1 Ocak günün 1 yılı İsa'nın doğduğu gün değil, onun doğumu kullanılarak seçilen bir noktadır. İsa'nın doğduğu gün Katolikler için 25 Aralık, Ortodokslar için 6 Ocak'tır. Çünkü Ortodokslar XIII. Gregory'nin takvimi yerine Jülyen takvim kullanır. Buradan da çok iyi anlayabilirsiniz ki Ocağın biri Dünya'nın Güneş etrafında attığı turun dolması haricinde hiç bir dini anlamı olmayan sıradan bir gün iken, aralığın 25'i dini olarak özel bir günü temsil eder. Uzun lafın kısası; "Yılbaşı ile Noel aynı şeyler değillerdir."

Noel ile Yılbaşı aynı şeyler olsa dahi burada niyetin rolü çok büyük. Yılbaşı kutlamalarına dahil olan biri İsa'nın doğum gününü mü kutluyor yoksa yeni bir yılın gelişini mi bunu da Tanrı'dan başka kimse bilemez. Ne de olsa; "Ana rahminde sana biçim vermeden önce tanıdım seni." (Yeremya 1:5). Demem o ki Allah'ın adalet tartısı şaşmaz. Niyeti iyi, kötü olan birinin ayrımını pekala hakkıyla yapabileceğine şüphe yok.


  • Yılbaşı kutlamanın sapkın bir öğreti olması iddiasına eklenen bir diğer argüman hiç şüphesiz "ahlaksız Batı'nın eğlence anlayışı" olacaktır. İçki içilmesi, dans edilmesi, şarkı söylenmesi, dansöz gibi performansların izlenmesi, Sayısal Loto ya da Tombala gibi şans oyunlarının oynanması etik (((bu tipler etik ne demek bilmezler bu arada))) dışı olduğunu sürerek yılbaşının da etik dışı olduğunu iddia ederler.
Bu resmen şuna benzemektedir; "Domuz eti yemek haram kılınmıştır. O zaman yeryüzündeki bütün domuzları öldürelim." Bir eylemin kutlanma şeklinin kimse karışamayacağı fikrini bir kenara bırakacak olursak bile yine de aptalca bir fikirdir çünkü bunları yapmasına gerek yoktur. Yılbaşı kutlaması denilen şey yılın bütün huzursuz geçen günlerin acısını çıkarmak, bir sonraki yılın iyi geçmesini dilemektir ve bu dine uygun şekilde çok da güzel şekilde yapılır! Bu yılı da sağ salim tamamladığın için Tanrı'na iki rekat şükür namazı kılmaya ne dersin? Ya da karşına yepyeni imtihanlar gelecek; bunun için "Yılbaşı duası" etmenin ne gibi bir sakıncası olabilir?

Demek istediğim helal bir şekilde de yılbaşı kutlaması gayet yapılabilir. Bu durumda yılbaşı daha etik dışı mıdır, yoksa belirli gün ve haftalara biz mi belli başlı anlamlar yükleriz? "Yılbaşı ahlaksız Batı'nın Müslümanları uyutmak için yaptığı bir oyundur, uyan ey Müslüman!" gibi yaygara koparmak yerine 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gece Tanrı'ya güzel zamanlar geçirmek için yalvarmak veya ölüsünü anmak için Yasin benzeri sureler okumak çok çok daha samimidir inanın bana. İnsanların ve hatta insanlığın güzel zamanlar geçirmesini dilemek ne tür sapkın bir öğretiden çıkmış olabilir anlaması zor.

Noel Kutlamak Caiz Midir?

  • En son söylemem gereken şeyi ilk başta söylerek sizlerin canını sıkmak istemiyorum ki zaten beni biraz tanımışsanız buna ne cevap vereceğimi kestiriyorsunuzdur: EVET, CAİZDİR.
İsa Mesih'ten neden bu kadar korkuyorsunuz? Onu temel öğretilerini dinlemek sizce sizi dinden mi çıkaracak? Bu kadar zayıf bir imanınız varsa kendinizi gözden geçirin derdim fakat bilmem haberdar mısınız İslamiyet'e göre İsa da Allah'ın bir kulu ve elçisi. İsa; Müslümanlar ve Hristiyanların ortak paydada buluştuğu Meryem oğluyken peygambere bu denli taraflı yaklaşmanız hiç samimi değil. İsa herkes için geldi, Baba'nın Kutsal Yasa'sını dile getirmek ve Söz olmaktan başka bir şey yapmamışken bu kadar düşmanca bakılan İsa portesi beni ister istemez rahatsız ediyor. Babamız ortak, tapındığımız Allah aynı. Her iki dinde Tanrı tanımlarını yaparken İbrahim'den faydalanır. Teslis imanlısı bir Hristiyan İsa'nın tanrısallığına inansa da, Teslis'i reddeden Hristiyanlar ve Muhammed imanlısı Müslümanlar İsa'yı hali hazırda peygamber olarak görmektedirler. Bu durumda onun doğumda nasıl bir sıkıntı olabilir ki? (Kuran 3:45, 3:84, 4:157-171-172, 5:17)

Oğul İsa ve Baba Tanrı herkesin yapamacağı bir erdem yaptı. Herkesi sevdiler. Kendilerine inanıp, iman etmeyenleri bile. Çünkü Tanrı yasaları herkes için vardı ve şevkatli Tanrı asla ve asla oğluyla birlikte Adem'in soydaşlarına asla sırt çevirmeyecekti. "RAB tez öfkelenmez, sevgisi engindir, suçu ve isyanı bağışlar." (Çölde Sayım 14:18)

Durum buyken İsa'nın doğduğu günü ayrıca Kuran'a inanan biri de olsan kutlamanın ne gibi kötü yanı olabilir? İsa herkes için var. Tıpkı diğer peygamberler gibi.

  • Peki ya Müslümanlar her Hristiyan bayramlarını kutlayabilir mi diye soracak olursanız maalesef burada cevabım hayır çünkü Paskalya gibi bir gerçek var.
Paskalya; Hristiyan imanı gereği İsa'nın çarmıha gerildikten sonraki üçüncü gündeki dirilişini kutlamaktadır. Kelime anlamları olarak Diriliş Günü demektir. Kuran'da da açıkça bellidir ki İsa asla çarmıha gerilmemiştir ve Allah'ın yanına yükselmiştir.

"Halbuki onu öldürmediler, onu asmadılar da. Onlara İsa gibi gösterildi. Aksine, Allah onu kendine yükseltmiştir." (Nisa:157-158)

"Ey İsa, seni ancak ben öldüreceğim. Seni kendime yükselteceğim. İnkarcılardan temiz kılacağım." (Ali-İmran:3/55)

Ayetlerinden anlaşılır ki İsa'nın çarmıha gerilişi İslamiyet inancına yer edinmez. Buna rağmen İsa bir peygamberdir, Allah'tan direk vahiy alır ve Hristiyanlar da Ehl-i Kitap'tır. 

  • Noel Baba ve Noel ağaçlarını gördükten sonra öfkeden kudurmanıza gerek yok. Noel ağacındaki yıldız hariç olmak üzere bu ve bunun gibi popüler kültür ögeleri dini hiç bir motif içermiyorlar. Hatta Noel Baba evren üzerindeki ilk fantastik karakterlerden biridir. Kırmızı kıyafetleriyle, Ren geyikleriyle o bir efsaneden öte değildir.
Aslında zamanında Antalya'da yaşamış olan bir papazın Noel Baba olduğuna dair bir iddia vardır ki bu pek yalanlanamaz. İnsanları mutlu etmek adına Noel arefesinde hediyeler verir, onlarla dualar eder ve İsa'ya yalvarırdı. Ayrıca bulunduğu konum Bizans Ortodoks'larınca olmasından ötürü kendisi 5-6 Ocak tarihlerine aktif rol oynardı. "Sanki kendin görmüş gibi nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsun?" diyebilirsiniz çünkü cidden kendi gözlerimle gördüm. Antalya'da "Santa Klaus" fakat asıl adıyla "Aziz Nicholaos" için yapılmış bir tür müze ve kilise ziyaretlerine bulunup bilgiyi birincil kaynaktan alma şansım oldu.

Ayrıca sizde kolaylıkla akıl edebileceksiniz ki popüler kültürün Noel Baba'sı kar ile özdeşlemişken, Aziz Nicholaos neredeyse hiç kar yağmayan bir yer olan Antalya'da bulunmasından ötürü aynı şeyler elbette değillerdir. Bu sebeple Noel Baba asla dini bir motif içermez.

  • İşte zurnanın zırt dediği yere geliyorum. Yukarıdaki BÜTÜN anlattıklarıma dayatılan en sağlam argümanlardan bir tanesi bir ayet. Evet, hadis olsa (ki aynı temada hadisler de var) bir kulağımdan girer diğerinden çıkar. Konu Kuran ayeti olunca ince eleyip sık dokumak gerekiyor. O ayet; "Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Allah zalim topluluğa hidayet etmez." (Maide, 5/51)
Kefenin sağ tarafında herkesi kucaklayan İsa ve Baba'sı, sol tarafında sırf Yahudi ve Hristiyan olduğu için onları dost edindirtmeyen Tanrı profili. Üçüncü sınıf gerzek bir Karikateist'çi değilim, Tevbe suresinden ayet cımbızlamak gibi amatörce değil daha geniş bakmaya çalışıyorum fakat söz konusu ayetin öncesini de sonrasını da okuduğumda tatmin olamıyorum. İslamiyet'in Tanrı'sına göre kendisinden önceki dinlerden olanlar herkes sapkın olmak mı zorunda? Konu cennet, cehenneme geldiğinde Ehl-i Kitap'ın cennete gideceği kesin hükmündedir;

"Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah’a ve ahiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. Bakara Suresi, 62"

Fakat iş zaman, mekan ve derinliğe sahip üç boyutlu evrende neden Yahudi, Hristiyan dost olunmayacak kadar kesin çizgilerle çizecek kadar kötü mü olmak zorundalar?

Bir Hristiyan da ahlakı Tanrı'ya temellendirir. Çoğu haram ve kötü davranışlar İslamiyet'in yasakladıklarına uyar. Fakat bir Hristiyan domuz eti yediği için ve İsa'nın çarmıha gerildiğine inandığı için kötü biri midir? Tanrı'nın gözünde kim daha değerli; çocuk istismarcısı bir Müslüman mı, ayda iki kere yetimhane ziyaret eden bir Hristiyan mı?

Bunun soruların cevaplarını ben değil siz sevgili okurlar vereceksiniz. Blog'un altına yorumlarınızı, sosyal meyda hesaplarımdan mesajlarınızı eğer anonim olmak istiyorsanız zteamteam@gmail.com adresine e-postalarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.

Burada "Fakat burada bahsedilen kötü Hristiyan ve Yahudiler" argümanını asla kabul etmiyorum çünkü o dinlerin imanlıları için herhangi bir sıfat eklenmemiş. Ha'şa; Tanrı tek bir kelime eklemekten aciz olamayacaktır elbette. O zaman direkt "kötü Hristiyanlar ve kötü Yahudiler ile dostluk etmeyin." uyarısı gelebilecekken direk her ne kadar kelime olarak içerisinde olmasa da bütün anlamı yüzünden TÜM Yahudi ve Hristiyanlar için söylendiği anlaşılıyor.

Uzun Lafın Kısası: Bir kişi Müslüman olmasına rağmen Yılbaşını dini herhangi bir ritüel içermediği için, Noel'i de İslamiyet'e göre İsa'nın bir peygamber olması sebebiyle kutlayabilir. Fakat bu her Hristiyan bayramını kutlayabileceği anlamına gelmez, mesela Paskalya.

Hem Tanrı hem de ben sizi çok seviyoruz. Sevmeyi seviyoruz elhamdülillah. Yazım yanlışı gördüğünüzde bildirmeyi, fikrinizi beyan etmeyi ve size sorduğum soruların cevaplarını bana iletmeyi unutmayın. Herkese mutlu Noel'ler!


1 yorum: