19 Ocak 2018 Cuma

Hobilere Yapılan Ayrımcılık

Yazının sonunda "Uzun Lafın Kısası" bölümü bulunmakta. Uzun uzun temellendirme ya da örneklendirme okumak istemeyip sadece fikrimin ne olduğunu merak edenler madde madde orayı okuyabilirler.

Merhaba siz değerli okurlarım. Nasıl keyifler? Beni soracak olursanız bomba gibiyim! Üniversite yılımın ilk dönemini 3.80 gibi astronomik bir ortalamayla bitirmemin yanı sıra Wannart'ın yeni projesi Wannagate için yazar oldum. Ayrıca kendimi her, HER kulvarda donanımlaştırıyorum ve arkadaşlarımla aram oldukça iyi. E daha ne olsun, Allah'tan belamı mı isteyeyim?!

Bugün yazmak istediğim konu hobilere yapılan ayrımcılık çünkü çok büyük bir yanılgı içinde olduğumuzu düşünüyorum. Normalde yazının başlığı "Hobilere Yapılan Ayrımcılık: Donanımlı Birey Nedir?" ya da "Hobilere Yapılan Ayrımcılık: Hobi Üzerinden Karakter Tahlili" gibi bir şey düşünmüştüm fakat başlık uzun olsun istemedim. Kısa, öz; Hobilere Yapılan Ayrımcılık.

Bu tip tanımlama ve tespitlerin can sıkıcı olduğunu çok iyi biliyorum fakat konuya girizgah yapmak ve belli başlı temellendirmeleri oturtmak için maalesef ki bunlar yapılmak zorunda. "Hobi" nedir ve neler hobidir öncelikle bunu tespit etmeli ve arından toplumun bunlara karşı bakış açısını tespit etmek zorundayız.

Hobi; boş vakitte yapılması keyif veren eylemdir. Uğraş alanıdır. Profesyonellikten ayrılır, hata kabul payı vardır. Birincil ilkesi eğlenmektir. İkincil olarak bunu kazanca çevirmek olabilir. Hobi çok basitçe ikiye ayrılır; üretici hobiler ve tüketici hobiler. Üretici hobiler ortaya bir ürün koyduğunuz işler iken tüketici hobiler ise materyalleri bitirmektir. Üretici hobiler için kitap/blog yazmak, video çekmek, resim çizmek, beste yapmak ya da çalgı çalmak örnek verilebilirken tüketici hobilere kitap okumak, video seyretmek, müzik dinlemek, film izlemek ve tabi ki oyun oynamak verilebilir. Aslında bu paragrafla birlikte şikayetçi olduğum konu kendini biraz sırıtmaya başladı. "Oyun oynamaktan keyif alan insanların" yıkık, asosyal ve hayatlarını yaşamadıklarına dair yanlış düşünceleri yıkmak istiyorum.

Bolca kitap okuyan biri entelektüel, fazlaca film izleyen kişi sinefil fakat oyun oynayan kişi beceriksiz. Burada bir adaletsizlik olduğunun farkına varmalısınız. Aslında bu eylemlerin birbirleri arasında o kadar da fark olmadığını size çeşitli sorular, temellendirmeler ve örneklendirmeler üzerinden anlatmaya çalışacağım.

Hobilere çifte standart yapılmasından nefret ediyorum. "Oyun oynamak" nasıl bir hobiyse, "Dağcılık, fotoğrafçılık, kitap okumak, müzik dinlemek ve film izlemek" de hobi.

Sınıftaki çocuklarla takılmak yerine Pulp Fiction ya da ne bileyim Forrest Gump izleyen kişi "WOAH NE KADAR DA KENDİNİ GELİŞTİREN BİRİ"

Akraba ziyareti yerine Game of Thrones, Uçurtma Avcısı ya da Olasılıksız okuyan kişi "WOAH TAM 1 KÜLTÜR DELİSİ"

Fakat oyun fark etmeksizin oynayan herkes "IYYY YIKIK OROSPU ÇOCUĞU"

Eğlence sektörünün tüketici hobilerine sahip olmakla değil üretici hobilere ya da farklı sektörlerin tüketici hobilerine sahip olmakla birey kendini geliştirir.
Yukarıda da tanımını yapmış olduğum "tüketici hobilere" sahip olmanız çoğunlukla size birbirlerinin aynısını katacaktır. Ben tüketici hobilerin bilinçli kullanıcıları olduğunuzda size üç fayda sağladığına inanıyorum. Bunlar;
  • Eleştirel bakma yeteneği
  • Zamanı verimli kullanama yeteneği
  • Uğraştığınız hobiye özel bir yeteneğin gelişimi
Son madde oldukça ucu açık gibi görünse de örnek verince gayet iyi anlayacaksınız. Kitap okuyorsanız, hızlı okuma yeteneğinizin; oyun oynuyorsanız el-göz kullanma becerinizin gelişmesi gibi uğraşılan hobiye özel bir durumun söz konusudur. Demek istediğim konu eğlence sektörü tüketimi olduğu zaman kitap okumakla oyun oynamak hoşça vakit geçirmek için yapılan eylemlerden öte bir şey değildir. Eminim ki kimse "hmm daha gelişmiş bir birey olmak için gidip biraz Yüzüklerin Efendisi okuyayım." diye Orta Dünya evrenine giriş yapmamıştır. Schopenhauer'un da sıklıkla bahsettiği "can sıkıntısı"na karşı gelmek için; kederden, dertten uzaklaşmak için bunları yaparız. Keyif almadığınız bir işi yapmayı sürdürür müsünüz? Örnek vermek gerekirse avcılık yapma fikrine soğuk bakan biri iseniz ayda iki-üç kere ava çıkar mısınız ya da daha tür üzerinden gidelim mesela polisiye kitapları veya filmleri sevmediğinizi düşünelim. Bunları tüketir misiniz? Cevabınızın hayır olduğunu bildiğim için şunu rahatlıkla diyebilirim ki hiç kimse spesifik bir tüketici hobiye sahip olduğu için başka birinden üstün değildir. "Kendini geliştirmek" denen nane bu olamaz zaten, akademik bir eğitim almadan ortada diploma-sertifika yoksa o eylem senin için "eğlenmek ve hayatın dertlerinden kaçınmak için ufak keşif yolculukları"ndan başka hiç bir şey değildir.

Eğitimini aldığınız şey sizin hobiniz değildir. Artık profesyonel arenada kendinizi gösterebilirsiniz demektir. Caner Taslaman bundan böyle felsefeyle hobi olarak uğraşmaz, Celal Şengör bu saatten sonra hobi için yer şekillerini incelemez, Ebubekir Sefil ve Abdülaziz Bayırdır keyif aldığı için ilahiyatla uğraşmaz. Bu isimler alanlarında eğitim almışlardır ve profesyonel ringte argüman çarpıştıracak, doğru bilgiyi arar olacaklardır. Celal Şengör hobi olarak hâlâ felsefe okuyabilir, bu konuda da hata yapma payı elbette vardır fakat konu jeolojiye geldiği zaman bu pay oldukça küçülür. Kendi kulvarında minimum hata yapan insan kendini geliştirmiş insandır.

"Eğlence sektörünün tüketici hobileri" ne demek peki? Hoşça vakit geçirmek, dert-tasa unutturmak tek kriter mi? Pek sanmam. Popüler kültürde sıkça karşılaştığımız materyaller ya tarihsel ya da evrimsel olarak başarısını duayenler tarafından kanıtlamış içerikler eğlence sektörünün tüketici hobileri tanımına çok güzel uyar.

Kitaplar için; Yüzüklerin Efendisi, Taht Oyunları, Savaş ve Barış, Sefiller, Araba Sevdası, Bir Kadın Düşmanı, Aşk-ı Memnu, Leyla ile Mecnun, İnsan Ne İle Yaşar, Bir Noel Şarkısı

Filmler/Diziler için; bütün süper kahraman filmleri, Kill Bill, Pulp Fiction, Harry Potter, Star Wars, Oyuncak Hikayesi, Karayip Korsanları, Breaking Bad, Stranger Things, Acemi Cadı, Çukur, İçerde, İşler Güçler, Behzat Ç.

"Eğlence sektörünün tüketim hobilere" verilebilecek en güzel örneklerdir. Bu yazdığımın çoğunu ben de çok severek okudum veya izledim. Bunlar sizi daha donanımlı insanlar yapar fakat daha gelişmiş bir birey yapmaz. Gelişmiş birey olmak için "eğlence sektörü" dışı materyaller tüketmelisiniz. Artık sadede geliyorum "bilim, ilim ve felsefe" okumalısınız. Şimdi bana kızmış olabilirsiniz ve diyebilirsiniz ki "Ama bu saydığın materyallerin her birinin alt metinleri var ve bana bir çok şey öğretti. Mesela İnsan Ne İle Yaşar'da hayatın anlamını, Bir Noel Şarkısı'nda varyemezliğin erdem dışı bir eylem olduğunu, Leyla ve Mecnun'da aşkın ne olduğunu öğrendim." Bunu söylemeniz haline beni haklı çıkarırsınız çünkü resmen argümanımı kanıtlamış olursunuz. Daha donanımlı insanlar olduğunuz, dala gelişmiş insanlar değil. Üstelik madem konu alt metin ve ders çıkarmak üzerine kurulu ise bunu oyun materyalleri de çok iyi vermektedir. Nitekim oyun oynamak da birini geliştirmez onu daha donanımlı yapar. "Sürekli donanımlı olursun ama gelişmiş olmazsın deyip duruyorsun peki ya nasıl gelişmiş olursun?" diye sitemkar bir soru sorabilirsiniz ve çok haklısınız ya da aklınızdan "Ben hiç bilim/ilim/felsefe kitabı okumadım bu durumda benim hiç gelişmemiş olduğumu mu iddia ediyorsun?" diye geçirebilirsiniz. Bunların cevabı aşırı kolay.

İlk sorudan başlayacak olursak; iki genel başlıkta daha gelişmiş bir insan olursun ya mesleğin konusunda ya da hayatın konusunda belli başlı kritikler yapmak. Bu da panellere katılmakla, eğitim almakla, felsefe okumakla, bilim/ilim okumakla, düşünmekle ve fikir üretmekle olur. Vereceğim en iyi örnek hiç şüphesiz şu olur; içeri nasıl girdiğimi boş verin Yıldız Teknik Üniversitesi'nin Yapı Kulübü "İlk Baretim" adında bir etkinlik düzenledi ve benim de katılma şansım oldu. Konuşmacının adını hatırlamadığım için hocam diyerek hitap edeceğim kişi oradaki öğrenciler için hoş nasihatlerde bulundu. Bu konuda sayın hocam hepimizi daha donanımlı bireyler yaptı fakat geliştirmedi. Sunumuna devam ederken hızlıca not aldığım bir kitabı tavsiye etti. Hiç şakam yok kitabın adı Mimarlık Üzerine On Kitap. İşte geleceğin potansiyel mimarları ve arkeologları bu kitabı okuyarak artık kendilerini sadece donanımlaştırmış olmuyorlar aynı zaman da geliştirmiş oluyorlar. Bu kitabı okumuş olan bir mimarla okumamış olan mimar hiç bir olur mu? Elbette hayır. Onlar bu kitabı eğlenmek için okumayacaklardır fakat hâlâ sen, ben bu kitabı sadece ilgimizi çektiği için okuyabiliriz ve bu bizim için bir hobi olabilir. Tüketilen materyaller kimin ne amaçla tükettiğine bağlı olarak değişiklik gösterse de daha önce de sıkça örneklerini vermiş olduğum "eğlence sektörünün tüketim hobileri" sıklıkla meslek dallarını etkilemediği için donanımlaştırır, geliştirmez. Orada bir tutarsızlık yok yani içiniz rahat olsun. :D

İkinci soru ise hatırlarsanız "Ben hiç bilim/ilim/felsefe kitabı okumadım bu durumda benim hiç gelişmemiş olduğumu mu iddia ediyorsun?" idi. Fark ettiyseniz bunu tetikleyecek şeyleri sadece bunları okumaya değil aynı zamanda eğitim almaya da temellendirdim. Yani okullarınızda aldığınız matematik, fizik, tarih, sosyoloji dersleri aksi iddia edilemez bir şekilde sizi geliştirmiş olmalıdır. Ayrıca siz hiç farkında olmasanız da kafanızda ister istemez bir felsefe döner. Sadece siz bunu o kadar hızlı yaparsınız ki felsefe olduğunun farkına varmazsınız. Temellendirme, örneklendirme, ölçme-biçme-tartma gibi fonksiyonları beyniniz sizin için şipşak halleder. Sokrates bunu çok güzel gözümüze sokar. Antik Yunan'da ileri derece felsefeden ziyade daha temel şeyler üzerine çalışmalarda bulunduğu için sık sık "Ulan ben bunu düşünmüştüm zaten." dersiniz. Doğrudur, siz Sokrates'ten daha donanımlı insanlarsınız! Okuldan aldığınız eğitim, ailenizden aldığınız öğretim, yaşadıklarınız ve tecrübeleriniz de sizi gelişmiş bireyler yapar ve atalarımız lafı tam da gediğine oturtur. "Akıl yaşta değil, baştadır."

Sokrates'e göre öğrenmek hatırlamaktır. Onun hiç matematik eğitimi almamış köleye geometri problemi çözdüğü diyaloğu varsa benim de hiç felsefe okumamış annemle bilgi felsefesi problemi çözdüğümüz bir diyaloğumuz var. Bir gün ona "Sence mutlak doğru bilgi var mı?" diye sordum o da bana "Hayır." cevabını verdi. "Peki ya neden?" diye sorduğum da "Herkesin doğrusu farklı olabilir." dedi. İlk baktığında gayet basit bir cümle gibi görünse de detayına indiğinde içerisinde algı, anti-tez, yorumlama ve bilinç gibi kavramların olduğunu göreceksiniz. İşte annem hiç farkında olmadan felsefe yaptı, bunu sizde farkında olmadan sık sık yapıyorsunuz. Tam olarak kendini geliştirmiş insanların yaptığı türde bir eylem! Sizler hali hazırda çok donanımlı ve gelişmiş insanlarsınız vesselam.

Hiç üretici hobilerden bahsetmediğimi fark ettim "eğlence sektörünün tüketici hobilerini" çok iyi örneklendirdiğimi düşünüyorum. Hey siz sanat ruhlu insanlar! Sizler hakkında söyleyeceğim çok güzel şeyler var. Hali hazırda üretici hobinin tanımı yapmış ve örneklerini sunmuştum. Üretici hobileri kazanca çevirme çabası ne kadar da doğal karşılanısıdır! Keyif aldığınız işi daha da keyiflendirmeniz sizin paragöz olmanızla değil sadece eğlencesini ve zamanını daha verimli kullanmak isteyen birinin çabalaması olarak yorumlanabilir. Ortaya koyduğunuz ilk materyalden bu yana kendinizi ne kadar da geliştirmişsinizdir! Sen, resim çizen artık daha güzel ve tek seferde çizgi çizebiliyorsun. Sen, çalgı çalan artık daha komplike şarkılara yelken açtın. Sen, yazı yazan artık daha güzel ve okunaklı cümle kurmaya başladın. Bu insanlar yapıcı/yıkıcı eleştirilere açık, özgüven sahibi ve estetiğe oldukça hakimlerdir. En azından ilk aşamada böyle değillerse bile ilk eserlerinden son eserlerine kadar bile kendilerini bu alanda geliştirmişlerdir. Donanım sahibi olmuşlardır değil, geliştirmişlerdir. Açıkçası ben üretici hobilere baktığımda çalışkanlık ve emek görüyorum. Bunlar ne hoş erdemlerdir böyle. Kurtuluşun bireysellikte olduğuna inanan biri olarak siz -üretici hobiciler- bu düşüncemin en sağlam dayanaklarısınız. Belki sanatçı değilsiniz ve muhtemelen olmayacaksınız fakat bir sanatçıyla aynı öze sahipsiniz. Belki de töze; "Var olmak için kendinizden başka bir şeye ihtiyacınız yoktur."

Cevaplandıramadığım sorulardan biri de "Üretici hobilerin birbirleri karşısında üstünlüğe sahip mi?" sorusu olacaktır. Çünkü bana göre "resim çizmek" çok ayrı bir üretici hobidir. Salt yetenek ihtiyacı bir yana çizilen çizginin geri dönüşü olmayacaktır. Çalgı çalan biri yanlış bastığı notayı düzelterek devam edebilir, video çeken biri montaj yapabilir, yazı yazan biri cümleyi silip yeniden kurabilir fakat resim için hata düzeltmek aşırı zahmetlidir.

Ben ilkokuldayken sürekli duyduğum bir cümle varsa o da "Kitaplar sizin dostunuzdur çünkü çok şey öğretir." olmuştur. Bunu yalanlayamam ve uzun uzun yazdığım yazıdan da kitap okumanın gereksiz bir eylem olduğunu kanısına da varmayalım lütfen. Her şeyin fazlası zarar diyerek yetmiş yaşındaki nene lirikliğiyle sizleri sıkmak istemem ama öyle. Aşırı dindar olmak bile zararlıyken bunca kez saymış olduğum hobilerin sadece birine yüklenmek ve haddinden fazla süre harcamak da zararlı olacaktır. Aşırı dindarlığın nesi mi zarar? Hallac-ı Mansur'un "Ene'l Hakk" (Ben Hakkım) demesi size doğru geliyor mu? Neyse konuyu saptırmak istemiyorum. Neyin ne kadar yararlı ne kadar zararlı olduğunun kararını verecek olgunluktasınız, hepiniz! O sebeple sizin ne yapacağını söylemek bana düşmez.

Uzun Lafın Kısası:

  1. Hobi keyif alınan eylemlerin tümüdür. Üretici hobi ve tüketici hobi olmak üzere ikiye ayrılırlar.
  2. Tüketici hobilerde kendini ikiye ayırır; "Eğlence sektörü tüketici hobileri" ve "Eğlence sektörü dışı tüketici hobileri"
  3. Eğlence sektörü tüketici hobileri bir insanı geliştirmez, donanımlı yapar. Bunlara örnek olarak popüler kültürde sık karşılaştığımız kitaplar, filmler, diziler ve oyunlar verilebilir.
  4. Eğlence sektörü dışı tüketici hobileri bir insanı hem geliştirir hem de donanımlı yapar. Bunlara örnek olarak bilim, ilim ve felsefe kaynakları okumak, eğitim almak, düşünmek verilebilir.
  5. Üretici hobiler aynı şekilde bir insanı hem geliştirir hem de donanımlı yapar. Bunlara örnek olarak resim çizmek, yazı yazmak, çalgı çalmak verilebilir.
  6. Bilim, ilim ve felsefe konularını işlemeyen kitaplar haricinde okuduğunuz kitaplar eğlenmek içindir. Aynı şekilde oyunlar da öyle.
  7. Yukarıdaki maddeyle birlikte de açıkça görünür ki "eğlence sektörünün" kitabını okuyan biri daha entel, oyun oynayan biri daha yıkık biri DEĞİLDİR. İkisi de birbirinin tamamen aynısıdır çünkü aynı amaçlara aracılık ederler.
  8. En yararlı hobilerden biri olarak kitap okumak hobisi de aşırıya kaçıldığında zararlı olabilir. Yine de bu onun gereksiz olduğunu ya da yapılmaması gereken bir eylem olduğunu göstermez.
Vay be 2048 kelimelik bir yazı oldu ama bence keyifli oldu. Yanlış anlamaları düzelttik, donanımlı insan ile gelişmiş insan arasındaki farkı gördük ve bunlar üzerinde kafa patlattık. Umarım siz de keyifle okuyabilmişsindir. İmla hatası varsa lütfen bildirmeyi unutmayın, kendinize iyi bakın ve sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder