20 Ekim 2017 Cuma

İdeoloji Olmayacak Kadar Değerli: Feminizm

Herkese merhabalar! Şu an dört numaralı yazımı yazarken sizlere teşekkür etmem gerektiğini düşündüm çünkü Platonik Aşk Nedir yazım 99 tık alıp, diğerlerine de gerektikleri ilgiyi göstermişsiniz. BİR NUMARASINIZ! O zaman "ilk yazı dizime" başlamak istiyorum.

"İdeoloji olmayacak kadar değerli" adını uygun gördüğüm yazı dizisinde amaç zaten isminden çok anlaşılabilir olduğunu düşüyorum fakat yine de özet geçmek gerekirse "ideoloji" çukuruna batıp saplanmış ve bunların sadece bir kesimin değil HERKESİN kabul etmesi gereken fikirleri inceleyeceğiz. İlk misafirimiz feminizm.

Bakın Allah belamı versin ki direk Google'dan kopyalayıp yapıştırdım. Çünkü bu tanım durumu özetlemeye oldukça yetiyor zaten.

"18. yüzyılda Fransa'da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılan ve savunulan, daha sonraki yüzyıllarda her toplumda yandaş bulan, kadının siyasal ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu gerçekleştirmeye çalışan akım."

Ne kadar da haklı değil mi? Sosyalist feminizm, İslamcı feminizm, Liberal feminizm diye diye kirlettiğiniz güzelim akıma bir bakın lütfen. Savunduğu ve çabaladığı şey ne kadar da kutsal! Kadın-erkek eşitliği; üstelik siyasal ve toplumsal haklar bakımından. Yani öyle pönkürdüğünüz gibi "Kadınla erkek nasıl eşit olabilir ya her şeyden önce onlar daha duygusal düşünüyor, biyoloji bile buna izin vermiyor." salak saçma argümanına takılmadan hallediyor işini.

Yazıma devam etmeden şeyi aradan çıkarmak istiyorum. Feminizm kelimesi "femen"den türediği için aslında kadın-erkek eşitliğini değil de kadınların üstünlüğünü savunduğuna dair hiç bir kaynakça belirtmeden ortaya atılan bir fikir var. Üstelik bunu "Eğer cinsiyet eşitliği istiyorsanız feminist değil, hümanist olacaksınız." diyerek kendilerince doğruluyorlar. "İdeoloji Olmayacak Kadar Değerli: Hümanizm" adında bir yazı yayınlamayı düşündüğüm için detaylandırmayacağım fakat feminizmi hümanizmin bir alt kümesi olarak görmek o kadar da yanlış olmayacaktır. Farklı iki küme değil, alt küme.

Yukarıdaki argümanı çürütmek emin olun ki çok kolay ve bunun için feminist olmanıza gerek yok. Feminizmin uğraş alanlarına bakmanız yeterli olacaktır. Hepsini tek tek incelemeye başlayalım.


1) Hukuki Eşitlik

Sokrates demokrasiyi sevmeyebilir hatta kendince haklı sebepleri de var fakat demokrasinin bizlere getirmiş olduğu güzel şeylerden biri de eşitliğin ta kendisi. Neticede bir kadın da bir insan değil mi? Neden onun şahitliği erkeğin şahitliğinden daha az efektif? Ya da neden konu miras olunca kadın erkekten daha az alıyor? İşte bu tip durumlara elbette bir ses çıkarmak gerekliydi ve feminizm böyle doğdu zaten. Şuradaki kilit noktayı yakalamanızı istiyorum ama; kadın da insan erkek de. Nasıl erkeğe bir kayırma yapılmıyorsa "Kadın kısmısı evini çekip çeviremez ona daha fazla mal verelim." gibi bir ayrım da yapılmamalıdır! Hatta bunu dilemek feminist görüşe sert düşecek ve çelişecektir.

2) Ekonomik Eşitlik

"Ağbi zaten kadınların kas gücü erkekle bir değil. O yüzden o daha az verimsiz ona daha az maaş verelim." Oldu ya? Başka? Aynı işi, aynı mesai saatini her iki kişi de tüketecek fakat biri sırf kadın olduğu için daha az maaş alacak öyle mi? Buna ses çıkarmamak ayıpların en büyüğü olurdu asıl. Keşke "feminizm" adında bir ideolojik akım olarak değil de herkesin katılacağı bir görüş olsaydı. Bakın ekonomi olunca işin içinde kapitalizm ve komünizmden bahsetmemek normal koşullarda olmaz fakat ben konuyu çok dağıtmamak adına bu toplara girmeyip diğer maddeye atlayacağım.

3) Cinsiyet Kimlikleri

"Erkek yaparsa kadın da yapabilir." argümanını benimsiyorsak "Kadın yaparsa erkek de yapabilir." argümanını benimsemek zorundayız. Eşitlik bunu gerektirmektedir. Argümanların sadece birinin savunuculuğu diğer cinsin üstünlüğünü kabul etmek olacaktır.

"Erkek biyoloji öğretmeni mi olur?"
"Kadın otobüs şoförü mü olur?"
"Erkek adam dediğin öyle mi yürür?!"
"Kadın kısmı da biraz kıvırtmasın yani ne var?!"
"Eğer erkeksen yaparsın lan!"

İğrenç. Cidden konu cinsiyet kimlikleri olunca işi teistik düşünüyorum, evrensel ahlak yasası bakımından düşünüyorum, deistik-ateistik, ulan ontolojik olarak bile düşünüyorum ama her yerden sınıfta kalıyor be abi. Demek istediğim sadece tek bir kişinin bakış açısına göre değil daha evrensel dalıyorum konuya ama buna karşılabilecek bir karşıtlık ya da anti-tez aklıma gelmiyor. Sıkı çalışma ve azimle cinsiyet fark etmeksizin herkes istediğini başarabilir.

Genellikle insanlar "Ben feministim." demeye kitlesi yüzünden çekiniyor. İşte tam da bu yüzden ideoloji olmaması taraftarıyım çünkü yargılanamaz bir gerçek var ki konu siyasi fikirler ve dini inançlar olduğu zaman çoğunluk kitlenin kalitesi diğer kişileri bunlardan soğutabiliyor. Sırf bu yüzden feminizmin İslamiyetle örtüşmediğini düşünen falan var mesela. Hani Cahiliye Döneminde kızları diri diri gömmekten kurtaran Muhammed'in dini var ya, evet ondan bahsediyorlar. Ya da "sevgili, eşitlik, tek" fikrini kafamıza sokan İsa, "Anneye de babaya da hürmet et" emrini bizlere ileten Musa.

Kadın Cinayetleri Kadar Kan Dondurucu...

...olan bir şey varsa o da erkek cinayetleridir elbette. Dürüst konuşmak gerekirse toplumumuzun bu tip vâkâları "kadın cinayetleri" altında işlemeleri bence hoş değil. Cinayetin her türlüsü kan dondurucu, vahşice ve sapkınca. Evet; "kadın cinayetleri" dediğimiz şeyin aslında aşkından, sevgisinden ötürü herifin tekinin yaptığı haksız bir eylem olduğunun farkındayım. İstatistiksel veri elde edişimiz daha rahat olsun diye de böyle bir sınıflandırmanın gerekli olduğunu biliyorum. Fakat ne bileyim bana pek hoş gelemiyor işte.

Pembe Otobüs Saçmalığı

Buna ayırca bir başlık açmasam olmazdı çünkü saçmalığın daniskası olması yetmiyormuş gibi feminist isteklerine tamamen ters ve asla çözümcül değil. Öncelikle ne olduğunu elbette biliyorsunuz fakat ben yine de ne olduklarını söylemek istiyorum; baya bildiğiniz ismi renginden geliyor ve erkeklerin asla ama ASLA binemediği bir otobüs. Yani kardeşim Y kromozomuna sahipsen sıçtın kardeşim binemiyorsun, aynı şekilde şoförleri de kadın bu otobüslerin bu arada.

Feminizm özünde kadın-erkek eşitliği isterken topluma karışmayı da diler. İyi de bu pembe otobüs meselesi kadını toplumdan ayırıp ayrı bir hiyerarşi kurmasına sebep oluyor? Ayrıca "Kadın = Pembe" fikriyle cinsi ayrımcılık yapılması bir kenara bu tip otobüslerin altında içler acısı bir mesaj yatmakta. "Biz toplumu eğitemedik, beceremedik. Sizi toplumdan uzak tutarsak ortada mesele kalmaz." Ne kadar da ürkünç?!

Toparlamak gerekirse: Kadın-erkek eşitliği gibi kutsal bir meseleyi savunmak için feminist olmanıza gerek olmadığı gibi ayrıca ortada "feminizm" diye bir ideoloji de olmamalı çünkü feminizm zaten olması gereken, olağan, olması zorunlu -artık ne derseniz deyin- tutumlardan oluşmakta. Ben bir feminist değilim. Çünkü ideolojiler çok saçma şeyler. Bu beni kadın-erkek eşitliğini elimin tersiyle ittiğim anlamına gelmiyor.

Umarım yazımı sıkılmadan tek çırpıda okuyabilmişsinizdir. Yazılarımızın nice nice artması ve sizlerin de okuması dileğiyle. Okuduğunuz için teşekkürler. İmla ya da kaynak hatası varsa bildirmeyi lütfen ihmal etmeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder